SAVAŞ KAPIDA MI? TÜRKİYE BİLİNMEYEN BİR SAVAŞA MI SÜRÜKLENİYOR?

Savaş kapıda mı? başlıklı yazımda, ülkemizde yaşanılan deprem yani büyük felaket ile birlikte çok tartışılan konuları kronolojik bir şekilde ele almaya ve açıklamaya çalışacağım. Son zamanlarda yapay deprem(haarp teknolojisi), iç savaş, ABD’nin 2002’de yaptığı tatbikat gibi bir çok konuyu tartışmaya başladık. Bu konuları başlıklar halinde kısaca açıkladıktan sonra gerçekten Savaş Kapıda mı? sorusuna cevap bulmaya çalışacağız.
2002 MILLENIUM CHALLANGE

Bu konuyu çok kısa açıklamaya çalışalım. “2002 millenium challange” ABD’nin Nevada Çölü’nde icra ettiği ve 22 gün süren bir tatbikat olarak kayıtlara geçti. Bu tatbikattaki senaryo; aynı Türkiye’ye benzer bir ada ülkesinde yaşanan bir deprem sonrası, söz konusu ülkenin 96 saat süren işgalini içeriyor. Senaryo günümüzde yaşanılanlara muazzam derecede benzerlikler gösteriyor. Konunun detaylı açıklaması için linke gidiniz…
YUNANİSTAN İLE YAŞANILANLAR
Yunanistan ile yaşanılan sorunlar zaten herkesin malumu. Geçtiğimiz günlerde Lozan’ın maddelerini hiç’e sayarak Ege Denizi’ndeki adalara asker ve mühimmat yığınakları yapmıştı. Bununla da yetinmeyip ülkenin tamamını kapsayacak şekilde Yunanistan’ın farklı bölgelerinde çok sayıda ABD askeri üssü kuruldu. 2002 yılında icra edilen tatbikat ile birbirini nasılda destekliyor aslında olan biten değil mi?
İSVEÇ’TE KUR’AN-I KERİM YAKILMASI

İsveç’te aşırı sağcı politikacılardan biri olan Rasmus Paludan, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakmıştı. Çok sayıda müslüman devlet ve elçiliği olmasına rağmen neden özellikle Türkiye’nin Büyükelçiliği önünde yakıldı? Burada bir provakasyon ve kışkırtma çabası çok aşikar değil mi? Veya gündem saptırma gibi bir oyun olabilir mi?
TÜRKİYE’DEKİ BÜYÜKELÇİLİKLERİN KAPATILMASI
27 Ocak 2023’de ABD Büyükelçiliği ve arkasından 9 Avrupa Ülkesi Büyükelçilikleri; İstabul’daki kilise ve sinagoglara yönelik bir terör saldırına ait ciddi ve spesifik istihbaratların olduğu gerekçesiyle Büyükelçiliklerini geçici olarak kapatma kararı aldılar. Ayrıca ülkelerinde ki vatandaşlarına Türkiye’ye gitmeyin çağrısı yaptılar. Yapbozun parçalarını birleştirerek olaylara baktığımızda ne kadar enteresan bir tabloyla karşılaşıyoruz değil mi?
KAĞITHANE DEPREMİ
Büyükelçilik hareketliliğinin hemen arkasından İstanbul’un Kağıthane ilçesinde 3’lü şiddetlerde küçük çaplı bir deprem meydana geldi. Bu depremi ilginç yapan şey ise; Kağıtahane’den geçen herhangi bir fay hattının olmaması. Konu hakkında Prof. Dr. Okan Tüysüz’ün NTV’de yaptığı açıklamalarda; “Bu deprem normal değil, sanki dışarıdan bir müdahale ile fay hatları hareketlendirilmiş.” gibi ifadeler yer aldı. Tabi ki bu konuşmalar hiçbir televizyonda yer almadı.
SÜLEYMAN SOYLU’NUN ABD BÜYÜKELÇİSİNE KARŞI KONUŞMASI

Özellikle İsveç’teki hadiseden sonra ve beraberinde Büyükelçiliklerin kapatılması konularından sonra İç İşleri Bakanımız Süleyman Soylu 3 Şubat 2023 tarihinde yaptığı konuşmasında ABD Büyükelçisi Jeff Flake’i hedef aldı. Süleyman Soylu “Amerikan Büyükelçisi’ne buradan söylüyorum, hangi gazetecilere yazı yazdırdığını biliyorum, pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek, çok net söylüyorum, pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek. Neleri yaptırdığınızı, hangi adımları attırdığınızı, Türkiye’yi nasıl karıştırmak istediğinizi net bir şekilde biliyorum.” diye net ifadeler kullandı. Durum daha da ilginç bir hale doğru gidiyor.
AMERİKAN SAVAŞ GEMİSİ DOLMABAHÇE ÖNLERİNDE

Süleyman Soylu’nun “O pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek.” dediği, Jeff Flake, söz konusu savaş gemisinin üzerinde Dolmabahçe açıklarında bir fotoğraf çektirdi. Fotoğraftaki mesajlar vesaire, konunun çok detayına girmiyorum. Çünkü fotoğrafa bakınca zaten herşeyi farkedeceksiniz.
YAŞANAN BÜYÜK FELAKET: DEPREM
Bütün bu olanlardan sonra 6 Şubat günü hepimizin hergün üzüntüyle takip ettiği o büyük felaket oldu. Uzmanlar bu depremi 130 nükleer bombaya eş değer bir büyüklükte bir enerji patlaması şeklinde ifade ettiler. Ve o savaş gemisi depremin olduğu dakikalarda hala Türkiye’deydi. Ayrıca depremden hemen sonra Amerikan başkanı Joe Biden “Eğer talep ederseniz uçak gemimi size gönderebilirim.” diyerek bir teklifte bulundu. Bununla da yetinmedi “Avrupada ki büyük Amerikan ordusunuda yardıma gönderebiliriz” diye ekledi. Bütün bu süreç 2002 Millenium Challenge’da ki senaryoya ne kadarda benziyor değil mi?
Bütün bu süreç sanki; “yaşanan deprem felaketinin Haarp Teknolojisi ile mi yapıldı?” sorusunu ortaya çıkartıyor.
HAARP TEKNOLOJİSİ

Haarp kısaca ABD’nin iklim kontrolü ve yapay deprem için ürettiği bir teknolojidir. Söz konusu teknoloji aşırı derecede düşük frekans dalgaları yayarak durgun haldeki fay hatlarını harekete geçirerek depreme neden oluyor. Aslında bu dalgalar her yerde aynı çalışır, özünde toprağı titreştirirler. Ama bunu bir fay hattı üzerinde yaparsanız titreşen toprak, fay hattında kırılmaya neden olur ve deprem ortaya çıkar. Haarp teknolojisi hakkındaki belgesellere ve yorumlara basit birer araştırma ile ulaşabilirsiniz. Haarp teknolojisinin detaylı açıklaması için tıklayınız…
SAVAŞ’A HAZIR MIYIZ?
Bütün bu olana bitene baktığımızda “Acaba gerçekten de olabilir mi?” diyor insan. Deprem öyle oldu, bundan oldu vesaire hiç önemli değil. Sonuç olarak üzülerek söylüyorum ki deprem, öyle ya da böyle oldu. Ve olabilecek en hızlı şekilde yaralarımızı sarmamız gerek. Peki, bütün bu seneryolar gerçekse ne olacak? Görünen o ki bütün senaryo gerçekleşti. Sadece son bir şey kaldı. Deprem gibi felaketler veya iç savaş gibi olayların bahanesiyle ABD ordusunun veya NATO’nun Türkiye’ye yardım amaçlı girmesi. Sonrasında da söz konusu işgal girişimi.
BİZE DÜŞEN NEDİR?

Biz ülkemizde olan biten hiç bir provakasyona kulak asmayıp birliğimizi, kardeşliğimizi bozmadan yaşamaya devam etmek önceliğimizdir. Burada gerçekten çok uyanık olmamız gerek. Bir seçim arefesinde, politik görüş anlamında herkes çok hassas ve sürekli tartışır bir durumda. Bütün bunları unutup hepimizin devletimizin yanında omuz omuza durmak olacaktır. Bu hükmetle ya da partilerle alakalı bir durum değil. Hükümet kim olursa olsun ge.erli olması gereken şeyden bahsediyorum. Kesinlikle ülkemizde en ufak bir kargaşaya mahal vermemeliyiz. Saçma sapan fenomenlerin peşi sıra gitmemeliyiz. Her ne olursa olsun birbirimizle dövüşmemeliyiz. Olası bir savaş durumunda devlet-ordu-millet üçlüsü hepimiz bir olup, eskiden olduğu gibi 7 düvele meydan okumalıyız. Bu senaryolar gerçekse de, değilse de her türlü bu ortamı sağlamamız gerek. Hepimiz bu vatanın evlatlarıyız. Kimse bize kol kanat germez, bu topraklarda ya savaşıp yaşamaya devam edeceğiz, ya da hep beraber savaşarak öleceğiz.
Bizlere destek olmak ve içeriklerimizden haberdar olmak için lütfen instagram hesabımızı takip ediniz.
Sitemizde bulunan rastgele yazımıza gitmek için tıklayınız…
Memleketimizin bu zor zamanlarda iken üstümüze gelinen ve yapılan provokasyonlar varken çok güzel bir anlatım Teşekkürler.
Gün Türk milletinin birlik ve beraberlik günüdür.
ATAMIZIN BİZE ÖĞRETTİĞİ GİBİ;
Hattı (cepheyi, çizgiyi) müdafaa yoktur, sathı (alanı, araziyi) müdafaa vardır. O satıh , bütün vatandır. Vatanın , her karış toprağı , vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüzutam (birlik), bulunduğu mevzi den atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzutam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzutamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzutamlar, ona tabi olmaz. Bulunduğu yerde nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur. Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadet ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.