
Türk Siyasetinde Şeytan’ın Yoldaşları Kimlerdir?
ŞEYTAN Kimdir?
Allah’ın emrine karşı gelerek Hz. Adem(as)’e secde etmediği için ilahi rahmetten kovulan; isyanın, küfrün, kötülüğün, fesadın, nefretin ,kısacası bütün olumsuzlukların ilişkilendirildiği, gözle görülmeyen, insanları saptırmaya çalışan, inkarcı, azgın ve kibirli, ruhani varlığın adıdır.
BARIŞ ATAY Kimdir?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yasalarını hiçe saydığı için polis tarafından müdahale edilen; isyanın, nefret söylemlerinin, fesadın, inkarın, kısacası bütün olumluzlukların ilişkilendirildiği, gözle görülen, insanları saptırmaya çalışan, inkarcı, azgın ve kibirli, insani varlığın adıdır.
İsyanın, Küfrün, Fesadın, Nefretin Askerleri Kimlerdir?
Şeytan, insanın içindeki olumsuz ve kötücül duyguları uyandırmayı kendine vazife edinmiştir. Bu özelliği sebebiyle de bir imtihan aracı olarak insanoğlunun ceza ve mükafatı hak etmesi konusunda hayatımızın merkezine oturmuştur. Bu olumsuz ve kötücül duygulara kapılıp onun yolundan giden herkes artık şeytanın yoldaşı olmuş demektir.
İnanın tam bu noktada yazımın sonuna gelmiş olmayı diliyorum. “Tamam, yazım bu kadardı” diyerek, konuyu kapatmak istiyorum. Çünkü sadece buraya kadar yazdıklarım bile düşünen insanlar için yeterli bir nasihattir.
“Allah size işte böylece âyetlerini açıklar ki düşünüp hakikati anlayasınız.” (Bakara/242)
“Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, âyetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz.” (Ali-i İmran/118)
“Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah’ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp (düşünüp) hemen gerçeği görürler.” (A’raf/201)
“Bu iki zümrenin (müminlerle kâfirlerin) durumu, kör ve sağır ile gören ve işiten kimseler gibidir. Bunların hali hiç eşit olur mu? Hâla düşünüp ibret almıyor musunuz?” (Hud/24)
“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl/90)
“Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hâla düşünüp akıl erdiremiyor musunuz?” (Yasin/62)
Kur’an-ı Kerim/Diyanet Vakfı Meali
Öncelikle şu durumu açıklığa kavuşturalım. Barış Atay, Şeytandır veya kafirdir vs. gibi algılanmasını istemem. Bu ithamlarda bulunmak, Allah’ın yarattığı bir kula bu sıfatları yakıştırmak benim haddime değil. Burada esas anlatılmak istenen şey arada çok fazla benzerliklerin olması. Bu yazıyı Barış Atay’a odaklanarak yazmış olmanın karşısında, aslında herkesin kendi özeleştirisini de yapmasını sağlamak istiyorum. (Kendim ve nefsimde dahil)
Hepimiz bu tuzağa düşüyoruz!
Kendim ve nefsimde dahil olmak üzere, insanoğlunun en başlıca düşmanıdır, şeytan. Ve her daim bizi yoldan çıkartmakla meşgul. Ve bizlerde malesef sürekli tuzaklarına düşüyoruz. Yalan söylemek, gıybet etmek, küfür etmek vb.
Herkesin düşünmesi gereken şey nedir?
Payitaht Abdulhamid dizisinde bir sahne vardı: İstanbul’daki gençler, öğrenciler saraya eylem yapmaya gidiyorlar. Ve Gök Sultan Abdulhamid o meşhur konuşmasını yapıyor; “Size söz söyleyen, sizi zulme mi götürüyor adalete mi? Size söz söyleyen, sizin nefret, kin hislerinizi mi körüklüyor yoksa sevgi, merhamet hislerinizi mi? Size söz söyleyen, yakıp, yıkın mı diyor yoksa kurun mu?” Bu söz gerçekten söylendi mi, ya da sadece yapım ekibinde ki yazarlar arafından senaryoya eklenmiş bir ifade mi? bilmiyorum. Aslında bunun hiçbir önemi yok. Bu sözü anlamak, içimize sindirmek zorundayız. Çünkü iyi ve kötü arasındaki farkı ayırt etmede ki en temek soruları kendimize sormamıza sebep oluyor. Bu soruya cevap verdikten sonra birilerinin peşinden gitmemiz gerek. Kısacası, söz söyleyenin kim olduğuna iyi bakmamız lazım.
Peki Bize Söz Söyleyen KİM?
Ben şahsen, ağzında sadece nefret söylemleri olan, yapıcı ifadeleri yok denecek kadar az olan birisini görüyorum. Sürekli bir şekilde olumsuzluklardan söz eden birisi görüyorum. Her daim yıkıcı ifadeler sarf eden birisini görüyorum. Her fırsatta devlete, polise, kurumlara, şahıslara küfreden, kötü söz söyleyen, insanları isyana teşvik eden birisini görüyorum. Daha depremin ilk günlerinden itibaren sürekli bir şekilde devletin açıklarını arayan, her fırsatta devleti ve kurumlarını aşağılayan birisidir, Barış Atay.
Sadece kalpten durumu düşünmenizi rica ediyorum. Barış Atay’ı dinledikten sonra içinizde yeşeren duygular nasıl duygular sadece sessizce durup bir kendinizi dinleyin.

“2 polis memuru infaz edildi”
Geçtiğimiz günlerde Babala’nın programına konuk olan Barış Atay, uykularında şehit edilen 2 polis memurundan bahsederken; “2 polis memuru, infaz edildi” şeklinde ifade etmişti. Daha sonra salondaki dinleyicilerden bir vatandaş, bundan rahatsızlık duyarak, “şehit edildi” diye seslendi. Bunun üzerine eski HDP’li, şimdinin ise TİP milletvekili olan Barış Atay “Peki, şehit edildi. Rahatladınız mı?” diye karşılık vermişti.
Bunun üzerine şehitlik kavramının kelime anlamından bahsederek “Şehitlik, Allah yolunda savaşırken gayrimüslimler tarafından öldürülen kişi” olduğunu ifade etmişti. Bu noktada biraz alıntı yapalım, belki Barış Atay ve taifesi bilmişlik yapmak yerine istifade eder.
Şehitlik ile Alakalı Ayetler;
“Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.” (Bakara/154)
“Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, Allah’tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır.” (Al-i İmran/157)
“Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?” (Nisa/69)
“Allah yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak Allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Hac/58)
Kur’an-ı Kerim/Diyanet Vakfı Meali
Hadislerde Şehitlik;
Şehitler beştir; 1-Vebadan ölen, 2-İç hastalıklardan ölen 3-Suda boğulan 4-Yıkıntı altında kalıp ölen 5-Bir de Allah yolunda şehit olandır. (Buhari,Ezan/32)
“Emin, doğru sözlü ve müslüman bir tacir, kıyamet günü şehitlerle beraberdir.” (İbn-i Mace, Ticarat/1)
islamveihsan.com
Yazının başındaki açıklamalardaki benzerlik yine gün yüzüne çıktı:
Yani şehitlik, Barış Atay ve o’nun gibilerin bir cümleyle bilmiş bilmiş açıklayabileceği bir kavram değildir. Şeytanın en belirgin özelliği olan “kibir”den bahsetmiştik yukarıda, hatırlarsanız. Kibir insanoğlunun en büyük düşmanıdır, çünkü Şeytan, insanoğlunun en büyük düşmanıdır. Ve “kibirde” Şeytandandır. Söz konusu programın video içeriğini izlerseniz beden dili ve konuşma üslubundan da çok rahat anlayabileceğiniz gibi Barış Atay, kibir dolu bir şekilde kendi kıt aklınca ve utanmadan şehitlik kavramının tanımını yapmaya kalkıyor. Ve sonrasında “Rahatladınız mı?” diyecek kadar seviyesizleşiyor.
“Rantsal Dönüşüm”
9 Ekim 2020 tarihinde bir gazete manşetinde de rahatlıkla görüyoruz. Bu ve bunun gibi tipler her güzel şeyin karşısında. Her icraatta, her girişimde; tek bildikleri kin ve nefret kusmaktan başka bir şey değil. Bakanlar Kurulu tarafından alınan “riskli bölge” kararları, mahkemelere başvurularak yıllarca durduruldu. 1999 depremi öncesi yönetmeliklerine göre inşa edilen binaların yıkımına izin verilmedi. Herkesi bu konuları hakkıyla araştırmaya, sorgulamaya davet ediyorum.
Şimdi bu binaların yıkılmasının sorumlusu hükümet mi? Yoksa bakanlar kurulu kararlarına karşı duranlar mı? Veya bölge halklarını alınan kararlara karşı ayaklanmaya teşvik edenler mi?

Son Olarak
Herkesi şu zor günlerimizde sakin kalmayı, akıllıca düşünmeyi ve hareket etmeyi tavsiye ediyorum. Şeytanın ve şeytanın yoldaşlarının tuzaklarına düşmeyin. Eğer mevcut hükümeti sevmiyorsanız, seçim geldiğinde karşısında durursunuz ve oyunuzu kullanırsınız. Hükümeti devirmenin en güzel ve en doğru yoludur, seçim. Eğer bunu yeterli bulmuyorsanız, kolları sıvayıp siyasetin içinde yer almaya başlayabilirsiniz. Muhalefet tarafındaki yeteneksiz siyasetçilerin yerinde siz olun ve mevcut hükümeti devirin. Her geçen gün nefret söylemlerinin seviyesi artıyor. Bunlara gerek yok. Mevcut hükümet nasıl bu ülkenin başına geldiyse, sizde o şekilde seçimleri kazanın ve gelin.
Bizlere destek olmak ve içeriklerimizden haberdar olmak için lütfen instagram hesabımızı takip ediniz.
Sitemizde bulunan rastgele yazımıza gitmek için tıklayınız…